A.T. Fomenko
Sayılar Yalana Karşı

Geçmişin Matematiksel Araştırması. Skaliger Kronolojisinin Eleştirisi. Tarihlerin Oynaması ve Tarihin Kısaltılması. Yeni Kronoloji.

BÖLÜM 2:
ASTRONOMİK TARİHLEMELER

5. BAZI MISIR ZODYAKLARINI KISACA ANLATALIM

Bu kısımda, “Eski Çağ’da Yaşayanların Gök Takvimi” kitabı kapsamındaki çalışmamızın sonuçlarını kısaca tarif edelim.

 

5.1. Genel Notlar

Eski horoskoplar kronoloji için değerlidir. Bir horoskop çağdaş astronomik teoriye dayanarak tarihlenebilir. Horoskopların birkaç astronomik çözümünün olması mümkündür ama  çoğunlukla  tarihsel  zaman  aralığı  dâhilinde  sadece  bir  çözüm  olur.  Bu  örnekte horoskopun kesin tarihi belirleniyor.

İ. Skaliger ve XVI–XVIII. yüzyıllardaki kronoloji uzmanları astronominin eski belgelerin tarihlenmesi için kullanılması fikrini artık tanıyorlardı. Bunun için tarihi tahrif edenler bu fikri kullanabiliyordu (ve kullanıyorlardı). Zaten yazılı kaynaklar, anladığımız gibi, XVII-XVIII. yüzyıllarda düzeltildiği için, onların içerdikleri astronomik bilgiler tahrif edilebilirdi. Özellikle bu, örneğin kronolojilerde yazılan horoskoplar konusunda olduğu gibi çok zaman ve güç gerektirmezse. XVI–XVII. yüzyıllarda astronomlar gezegenlerin dolanım dönemlerini artık iyi biliyor ve uzak geçmiş dâhil olmak üzere önceden verilmiş olan her tarih için horoskoplar hesaplayabiliyorlardı.

Bu yüzden, XVI–XVIII. yüzyıllarda  “Eski” Çağ’ın tahrif edilebilmesinin mümkün olması için sadece düşük ihtimalle hesaplanabilen horoskoplara dayanmanın bir anlamı var. Bu açıdan, eski tapınağın tavanının üzerinde oyulan horoskop bir “eski” elyazmasında yer alan bir horoskoptan daha güvenlidir. Böyle detaylı bir barelyef resmini taşta oymak oldukça zor iş. Bir de tapınağın kurulması topluluk için önemli, çok sayıda insanın katıldığı bir iştir. Fakat bir kâğıda gezegenlerin bir “eski tarihte” hangi burçta bulunduklarını yazmak zor değildir. Bu, çalışma odasında yapılabilecek bir faaliyettir. Tahrifçilerin uğraştıkları o idi. Horoskopu bir elyazmasının sayfasında düzeltmek kolay bir işken tapınağın tavanının üzerindeki horoskopu yeniden yapmak bambaşka bir şeydir. Birincisini yapmak kolayken ikincisi ise zor ya da imkânsızdır.

Dolayısıyla, bağımsız tarihleme açısından yazılı kaynaklardaki horoskoplar özel olarak ilgi çekici değildir. Bu durum özellikle O. Neugebauer ve H.B. Van Hoesen’in yazdığı ünlü “Greek Horoscopes” kitabında [1290] toplanan eski Yunan horoskopları ile ilgilidir.

 

5.2. Dendera’daki Zodyaklar

Mısır'da Dendera’daki tapınakta günümüzde Yuvarlak ve Uzun Zodyaklar denen tasvirler bulundu. XIX–XX. yüzyıllarda yaşayan astronomların Zodyakların üzerinde tasvir edilmiş   olan  horoskoplar  için   “eski   zamanlara”  ait   olabilecek   uygun   çözüm   bulma teşebbüsleri başarısız oldu. Laplace, Letronne, Bio, Helm gibi ünlü bilim adamları bunu başaramadılar. Sonuçta astronomik çözüm aramaktan vazgeçtiler. Günümüzde Skaliger kronolojisinde tapınağın kendisi ve ondaki horoskoplar M.Ö. 30 yılı ve M.S. 14–37 yıllarıyla tarihlenmektedir [1453], numara 4, s.64. Bununla birlikte, bu tarihler eleştirilere dayanmamaktadır. Yine de kesin astronomik çözümlerin olduğu ortaya çıkmıştır. Bkz. “Eski Çağ’da Yaşayanların Gök Takvimi”.

Dendera,  Mısır'da,  Teb  şehrinin  hemen  kuzeyinde,  Nil  kıyısında  bir  kasabadır. Yanında muhteşem tapınağın kalıntıları ile eski Tenteris şehrinin kalıntıları var. Napolyon’un XVIII. yüzyılın sonunda Mısır’a yaptığı sefer sırasında Fransız ressamları tarafından yaratılan eşsiz eski resimlerin bazılarını verelim. Ressamlar Napolyon’un Mısır’ı şiddetli savaşlar sonucu fetheden savaş birliklerinin ardından gittiler. Bu değerli resimler paha biçilmez delillerdir. Çünkü bu belgeler Mısır anıtlarının XVIII. yüzyılın sonundaki halini göstermektedir. Yani, tam olarak Napolyon’un orduları ve topçusunun şiddetli savaşlar ile bu yerlerden geçtikleri sırada. Bu, XVIII. yüzyılın sonu–XIX. yüzyılın başındaki Mısır’ın “fotoğraflarıdır”. Tabii ki, önümüzdekiler gerçek fotoğraflar değil ama Napolyon’un ressamlarının gördüklerini çok dikkatli bir şekilde tasvir etmiş olduklarından şüphe duymuyoruz.

Res.2.11’de, arkasında Dendera tapınağının ana, kuzey girişinin manzarası bulunan yarı  yıkılmış haldeki takı görüyoruz. Bütün binalar neredeyse tamamen  yıkılmış. Karşılaştırma için res. 2.12’de tapınağın Napolyon’un ressamları tarafından yapılan “restorasyonu” gösterilmiştir. Burada tapınağın yıkılmadan önce nasıl göründüğüne dair tasavvurları görüyoruz.

Res.2.13 ve res.2.14’de Büyük Dendera Tapınağı’nın arkasındaki manzara gösterilmiştir. Savaş daha ileriye taşınıp Napolyon’nun geri birlikleri Dendera’ya girebildiğinde, Napolyon’nun ressamları onu böyle görmüş olmalılar. Açıktır ki, tapınağın yaşadığı  bu  yıkımın  çoğunun  nedeni  “herşeye  kâdir  zaman”  değildi.  Burada  gerçek  bir katliam resmedilmiş. Olasılıkla, yapılar toplardan zarar görmüşler ya da istihkâmcılar onları barutla patlamaya çalışmışlar.

Res.2.15, res.2.16 ve res.2.17’de, Dendera Tapınağı’nın çağdaş fotoğrafları gösterilmiştir. Tapınağın etrafındaki çok güzel döşenmiş duvara dikkat ediniz, res.2.15. Tapınağın önünde duran yapıların birisinde, temeli sağlamlaştırmak için yapılmış olan boğa şeklindeki  özel  dayanaklar  açıkça  görülebiliyor.  Yapı  yıkılmıştır,  res.2.16.  Taş  duvarın kalitesi ve esaslı mühendislik çözümleri tapınağın “eski” inşaatçılarının yüksek seviyesini işaret  etmektedir. Res.  2.17’de ,  Dendera  Tapınağı’nın  kuşbakışı  görünümü  gösterilmiştir. Onun çevresi, özellikle tapınak etrafındaki yapıların kalıntıları ile büyük alanı kucaklayan yüksek duvar görünüyor. Bütün kompleksin Hristiyan manastırı olarak inşa edildiği duygusu ortaya çıkıyor. Belki, oldukça yakın zamana ait bir manastır.

Büyük Dendera Tapınağı’nın tavanının üzerinde Yuvarlak ve Uzun Zodyaklar denilen heykel kompozisyonları korunmuştur. Yuvarlak ve Uzun Zodyaklar taş barelyef tasvirleridir. Yuvarlak Zodyak’ın ölçüsü yaklaşık 2,5X2,5 metredir [1177], k.1, s.121. Res. 2.18’de Yuvarlak Zodyak’ın Napolyon’un ressamlarının yaptıkları çizimi verilmiştir. Mısır’da Napolyon’un ordusuna eşlik eden arkeologlar ve ressamların yaptıkları “Mısır’ın Açıklaması” [1100] adlı temel çalışmada yayımlanmıştır. Çalışma “Publiée sous les Ordes de Napoléon de Bonaparte” kitabının adında açıkça ifade edildiği gibi Napolyon'un doğrudan emri üzerine yayımlanmıştır.  Res.2.18a’da  Yuvarlak  Zodyak’ın  bugün  korunduğu  Louvre  Müzesi’nde

2006 yılında çekilen fotoğrafı gösterilmiştir. Res.2.18b ve 2.18c’de Yuvarlak Zodyak’ın parçaları gösterilmiştir.

Yuvarlak ve Uzun Zodyakların ikisinin üzerinde Zodyak’ın burcunda bulunan gezegenler çeşitli insan figürleri biçiminde tasvir edilmiştir. Böylece, önümüzde astronomiye göre tarihlenebilen iki horoskop vardır.

Bu eşsiz olay, yani horoskopların eski tapınakta olması gökbilimciler arasında büyük ilgi uyandırmıştır. Ancak belirttiğimiz gibi, araştırmalar gezegenlerin Dendera Zodyaklarında tasvir edilen dizilişi derin geçmişten M.S. III. yüzyıla kadar gökte oluşturmadıklarını gösterdi. Bundan  sonra,  astronomlar  barelyeflerin  gerçek  gök  olaylarıyla  ilgisi  olmayan  bir  saf fanteziyi tasvir ettiğini açıkladılar. Bunun üzerine, Zodyakların astronomiye göre tarihlenmesi çabaları sona erdi. Astronomlardan hiçbiri Mısır’ın Skaliger kronolojisinin kusursuzluğundan şüphelenmeden, M.S. III. yüzyıldan sonraki dönem için hesaplamalara devam etmedi.

Yuvarlak Zodyak’ın daha detaylı deşifresi girişimlerine uzun zaman önce (Brugsch, Morozov, Turaev) başlandı. Zodyak burçları mükemmel şekilde tasvir edilmiştir. Ayrıca, Bayer’in astronomi haritalarında ve XVIII–XIX. yüzyıllardaki astronomi tezlerinde bile gösterilenlerden sadece biraz farklılardır. Fakat gezegenlerin özdeşleştirilmesi o kadar kolay bir iş değildi.

N. Morozov Yuvarlak Zodyak’ın kısmi deşifresini önerdi [544], k.6, ve onu tarihlemeye çalıştı. Morozov’un fikri basit ama devrimcidir. Gezegenlerin uygun kombinasyonu III. yüzyıldan önce olmamışsa, bize daha yakın dönemlere ait hesaplamalara devam etmek lazım. Morozov M.S. III. yüzyıldan M.S. XIII. yüzyıla kadar hesaplamalar yaptı [544], k.6, s.662, 667. Kendi deşifresi için sadece bir astronomik çözüm buldu,  M.S. 15 Mart 568 tarihini.

1992 yılında Yuvarlak Zodyak’ın tarihlenmesi konusunda yeni bir girişim Moskovalı fizikçiler N. Kellin ve D. Denisenko tarafından yapıldı [376]. Bkz. [YÖN2]:1 ve [YÖN1]:6, s.315-329. Bunlar M.S. 22 Mart (eski takvim) 1422 tarihini verdiler.

1999 yılında yeni bir kısmi deşifreleme ve Yuvarlak Zodyak’ın tarihlenmesi bambaşka fikirler esasında T. Fomenko tarafından yapıldı [YÖN3]:3. Onun sonucu 15 Mart 568 tarihi ya da 22 Mart 1422 tarihiydi [YÖN3]:3.

2001 yılında G. Nosovskiy ve A. Fomenko tarafından formüle edilen nihai çözüm aşağıda verilmiştir.

Yuvarlak ve Uzun Zodyakların günümüzde kabul edilen astronomik semboller ile özdeşleştirilmesinde, [YÖN1]:6 kitabında şu yöntem kullanılmıştır. Dendera Zodyaklarının üzerindeki figürler burçların ve gezegenlerin bugün Orta Çağ’daki yıldız atlasları sayesinde bilinen tasvirleriyle karşılaştırıldılar. Bu Dendera Zodyaklarının ikisinde de hemen hemen aynı sembollerin kullanılmış olduğu ortaya çıktı.

Gezegenler Dendera Zodyaklarında sopalı yolcular olan insan figürleri olarak tasvir edilmiştir. Bazı Avrupa astronomi kitaplarında gezegenler hemen hemen aynı şekilde tasvir edilmiştir. Res.2.19’da Fransız astroloji elyazmasındaki zodyak gösterilmiştir [1046]. Gezegenler gökyüzünde hareket eden yolcular olarak gösterilmiştir. Örneğin, Mars kalkanıyla ve havaya  kalkmış  elindeki  kılıcıyla  yürüyen  savaşçıdır,  res.2.20.  Figürün  yanında  Mars yazısı var. Daha önce gezegenlerin sayısının yedi olduğu düşünülürdü, res.2.20a. Güneş’in ve Ay’ın gezegen olduğu kabul edilirdi.

Bazı durumlarda tasvirlerin gezegenlerle özdeşleştirilmesi zorluk yaratmamaktadır. Örneğin, Jüpiter gezegeninin Orta Çağ tasvirleri, çoğunlukla, Jüpiter’in şimşek tanrısı olduğu durumu kaydediyordu. Roma mitolojisindeki baş tanrıdır. Jüpiter'in sembolü kraliyet tacıdır. Jüpiter gezegeninin tasvirlerinin birini res.2.21’degösteriyoruz. Elinde şimşek, kafasının üstünde bir taç, şimşeğin yanında ise Jüpiter’in işareti vardır. Jüpiter’in benzer diğer bir tasviri için bakınız.

Satürn gezegeninin Orta Çağ tasvirleri Satürn’ü çoğunlukla ölüm tanrısı şeklinde (Roma mitolojisinde) gösteriyordu. Satürn’ün standart astroloji resmi elinde ölüm tırpanı olan adamdır [543], s.181, 241, 157. Satürn’ün Orta Çağ astronomi işareti orak ve tırpandır. Leopold’un güya 1489 yılındaki ünlü kitabında [1247] orak ve yanında Satürn yazısı tasvir edilmiştir, res.2.23. Tesnierio’nun 1562 yılındaki kitabında, tırpanlı Satürn gezegeni bir bebek yiyor [1440]. Ayrıca, tırpan veya orak bazen Satürn’ün başının üstünde tasvir ediliyor ve Osmanlı hilalini ya da boynuzları açıkça anımsatıyor, res.2.24. Belki Orta Çağ Batı Avrupa’sının bazı ülkelerinde Osmanlılara=Atamanlara gösterilen korku-saygı Osmanlı hilalinin bir cezalandırma sembolü olarak kavranmış olmasına sebep olmuş olabilir.

Mısır tanrısı Anubis’in Romalı Satürn ile özdeşleştirilmesi, mesela ejiptolog G. Brugsh’un [99] ve dinler araştırmacısı C. Frezer’in [918], [919] çalışmalarında tarif edilmiştir. Mısırlı Anubis’i, ölüm tanrısını genellikle uzun, keskin, hafifçe kavisli çakal kulakları ile tasvir ediyorlardı, res.2.25, res.2.26. Osmanlı hilalinin bazen uzun sivri çakal kulakları ile karşılaştırılmış olması mümkündür. Tesnierio’nun kitabında [1440], Satürn’ün arabasını ölüm canavarı olan griffin ve asp sürüklüyor.

İşte,  örneğin  Satürn  gezegeni  Yuvarlak  Zodyak’ta  şöyle  tasvir  ediliyor:  Başak burcunun arkasında ve altında kafalarında hilaller olan iki erkek figürü görüyoruz. Biri sopalı, ikincisi ise büyük tırpanlı. Yuvarlak Zodyak’ta burçlar dâhil olmak üzere hiçbir başka figürün elinde ölümcül tırpan yoktur.

Virgo (Başak) takımyıldızı, burada, Orta Çağ’daki astronomik haritalarda olduğu gibi tasvir edilmiştir, elinde başak olan kadın olarak, res.2.27. Hatırlatalım ki bu burçta ünlü Buğday Başağı = Spica yıldızı var.

Satürn figüründe çakalın başı bulunmaktadır. Anubis’in, insanları yeraltı krallığına geçiren ölüler tanrısının birçok Mısır tasviri bilinir, рис.2.28, рис.2.29, рис.2.30, рис.2.31. Bu arada, tabii ki, рис.2.31 ve рис.2.31’deki “eski” Mısır tasvirleri Hristiyanlıkta iyi bilinen kıyamet gününü betimliyorlar. Kıyamet günü Hristiyan sanatının popüler temalarından biridir. Tahtta oturan ve yargılamayı tayin eden İsa’yı görüyoruz. Önünde bir kâtip, ölülerin amellerinin sayıldığı bir liste veya Kaderler Kitabı’nı okuyor. Bu anda Anubis iyi ve kötü amelleri tartıyor ve buna göre insanın Cennete mi yoksa Cehenneme mi gönderileceğine karar veriliyor. Bu Hristiyan Mahşeri’nin açık bir örneğidir. Zaten bütün bu “eski” Mısır tasvirleri Hristiyanlık döneminde yapılmıştır. Yani, Yeni Kronoloji’ye göre en erken XII. yüzyılda.

Dahası, Venüs gezegeninin Orta Çağ tasvirleri Venüs’ün Ay ve Güneş hariç olmak üzere gezegenler arasında tek dişi olduğunu vurgulamıştır. Astronomik haritalarda Venüs hemen hemen her zaman kadın olarak tasvir edilir. Venüs gezegeninin Orta Çağ sembolleri res.2.32 ve res.2.33’te gösterilmiştir. İlk resim Fransız astronomik elyazmasının bir parçasındandır, res.2.19. Res.2.33’de “Venüs gezegeni”nin minyatürü gösterilmiştir. Burada da Venüs bir kadın olarak gösterilmiş, bir de başının üzerine ismi yazılmıştır, res.2.34. Hatırlatalım ki, Venüs de Merkür gibi Güneş'ten uzaklaşmaz.

Güneş’in Orta Çağ kitaplarındaki astronomik işareti merkezinde bir nokta olan büyük bir kurstur. Örneğin, Tesnierio’nun [1440], res.2.35 ve Albumazar’ın [1004] Orta Çağ kitaplarına bakınız. Ay’ın olağan astronomik işareti dar bir hilaldir, res.2.36.

“Eski” Mısırlılar Güneş’i ve Ay’ı nasıl tasvir ettiler? Yuvarlak Zodyak’ta Balık burcunun tam üzerinde içinde göz tasvir edilen kurs betimleniyor. Koç burcunda en parlak yıldıza “Göz” denir, zaten içinde göz olan kurs Güneş’in ve Ay’ın Koç burcunda bulunmasını vurgulayabiliyordu. Benzer Mısır sembolleri için рис.2.37,рис.2.38 ve рис.2.39’a bakınız.

“Gözlü kursu” Ay veya Güneş ile özdeşleştirmemiz Skaliger ejiptologlarının önerdikleri ile tesadüf etmektedir. Onlara göre, Osiris tanrısının adı iki parçadan ibaretti, yani Osiris–Ay, bununla birlikte onun sembollerinden biri “horoz kursu” idi [1062], s.22, 68, 69. Bkz.  res.2.40  ve res.2.41.  Ancak,  aynı  zamanda  Osiris  Güneş’in  bir  sembolü  olarak  da sayılıyordu. Güneş ve Ay’ın bazen birbirinin yerini alabildiği olgular res. 2.42’de betimlenen eski minyatürde iyi bir şekilde gösterilmektedir. Yorumcular kaydediyorlar:  “Güneş ile Ay arasındaki mücadele... Ama kalkanlar üzerindeki amblemler her katılımcının düşmanın bir parçasını kendisinde tuttuğunu göstermektedir” [643:2], s.202.

Mısır Zodyakı’ndaki şu ya da bu kursun tasviri Ay veya Güneş ile sadece tüm olası seçenekler ve astronomik hesaplamalar incelendikten sonra özdeşleştirilebilir. “Eski Çağlarda Yaşayanların Gök Takvimi” kitabında bunu da yapıyoruz.

Merkür gezegeninin Orta Çağ tasvirleri Merkür-Hermes ve onun Janus çiftinin ticaret tanrıları ve anlaşmalar patronları olarak kabul edildiklerine dayanıyordu. Janus “eski” iki yüzlü Roma tanrısıdır [533], k. 2, s.684. Farklı yönlere bakan iki yüzü var, res. 2.43 ve res.2.44. Merkür gezegeni her zaman Güneş’in yanındadır ve asla ondan çok uzağa gitmemektedir. Tesnierio’nun kitabında [1440], Merkür’ün elinde üç dişli mızrağa benzeyen meşhur çubuğunu görüyoruz, bkz. res.2.45. Merkür’ün güya XVI. yüzyıldaki başka bir tasviri için res.2.46’ya bakınız.

Bizim kesinlikle tespit edilmiş gerçek astronomik gözlem ile Mısır zodyaklarında karşılaştığımızı düşünmemek gerekir. Orta Çağ’da şu ya da bu unutulmaz tarih, görünüşe göre, bazen burç tasvirleri şeklinde, yani “gök takviminin” tarihleri şeklinde yazılıyordu. Örneğin, XVI–XVIII. yüzyıllarda, eski bir olay şerefine yıldönümü tapınağı kurulup eski astronomik kayıtlar tamamen kullanılabiliyordu. Örneğin, gereken “eski” tarih için gezegenlerin burca göre bulunmasını geriye, yani geçmişe doğru hesaplamak ve daha sonra tapınağın tavanında tarihi tasvir etmek gibi.

Şimdi, Uzun Dendera Zodyak’ının horoskobunun tarihlerini konuşalım. N. Morozov kendi kısmi deşifresine dayanarak bir çözüm önerdi: M.S. 6 Nisan 540 tarihi [544], k.6. N. Kellin ve D. Denisenko analizi derinleştirip başka bir çözüm önerdiler: 14 Nisan 1394 tarihi. Uzun Zodyak’ın T. Fomenko’nun yaptığı daha detaylı ama aynı zamanda kısmi deşifresi ve tarihlemesi şu sonucu verdi: 7-8 Nisan 1727 tarihi [YÖN3]:3.

G.  Nosovskiy  ve  A.  Fomenko’nun  2001  yılında  ulaştıkları  nihai  yanıt  aşağıda belirtilecektir.

 

5.3. Brugsch’un Ve Flinders Petrie’nin Horoskopları

1857 yılında ünlü ejiptolog Henri Brugsch Mısır'da iyi korunmuş bir “eski” ahşap Mısır tabutunu keşfetti, res.2.47. Tabutun içinde bir “eski” Mısır mumyası vardı [1054]. Tabutun iç kapağında burçlarda bulunan gezegenlerle yıldızlı gök, yani horoskop tasvir edilmişti. Ayrıntılara “Eski Çağ’da Yaşayanların Gök Takvimi” kitabından ulaşılabilir.

Tüm  ritüeli  ve  özellikle  demotik  yazı  biçimi  Skaliger  kronoloji  uzmanlarının fikirlerine göre, şüphesiz, buluntunun çok eski olduğuna işaret etmektedir. Brugsch’un kendisi onu en erken M.S. I. yüzyıl ile tarihlemiştir [1054]. Demotik yazılar bazı burçların figürlerinin yanında bulunmaktadır ve burçlarda bulunan gezegenlerden bahsetmektedir.

Demotik mektubun (1802 yılında Şampolyon’un hiyeroglif mektubunu deşifre ettiği 20 yıl önce Akerbled tarafından ilk defa deşifre edildi) tahmin edilen eskiliğinden büyülenen tüm burç araştırıcıları anıtı M.S. dönemin başlangıcı ile tarihlediler. Sonra, astronomlar tasvir edilen burcu Mısır’ın Skaliger kronolojisine uyan çağla özdeşleştirmek çabalarına başladılar. Boşuna! Dendera Zodyakları’nda olduğu gibi, eski yıldızlı gök Eski Çağ’dan M.S. I. yüzyıla kadar hiçbir zaman lahitin kapağında tasvir edildiği gibi olmadı.

Astronom M. Vilyev zaman ekseninde  başka astronomlardan daha ileri gitti. Ama o da başarısız oldu, çünkü M.S. I. yüzyıldan daha yukarıya gitmedi. İlginçtir ki, Morozov’un ısrarlı  tekliflerine  rağmen,  Vilyev  Orta  Çağ  dönemini  inceleyerek  Skaliger  kronolojisine aykırı olan hesaplamalara devam etmeyi kategorik biçimde reddetti. Vilyev Skaliger kronolojisinden şüphe etmedi [544], c.6. O zaman N. Morozov hesaplamayı ve deşifreyi kendisi yapmaya karar verdi ve zaman ekseninin yukarısına doğru ilerlemeye başladı [544], c.6, s.694 - 728. N. Morozov, Brugsch’un Zodyak’ı için yapılan kendi kısmi deşifresine dayanarak astronomik bir çözüm keşfetti: 17 Kasım 1682 tarihi.

G.  Nosovskiy  ve  A.  Fomenko’nun  2001  yılında  ulaştıkları  nihai  sonuç  aşağıda belirtilecektir.

1901 yılında ünlü ejiptolog V.M. Flinders Petrie, Yukarı Mısır'da Sohag yakınlarında “eski” Mısır mezarı olarak kullanılan yapay bir mağara keşfetti. Duvarları eski resim ve yazılarla boyanmıştı ve tavanda iki renkli burç vardı. Ayrıntılar için “Eski Çağ’da Yaşayanların Gök Takvimi” kitabına bakınız.

1919 yılında akademisyen B. Turaev, N. Morozov’a horoskopların astronomiye göre tarihlenmesini önerdi. Onların ilk analizleri ve deşifreleri İngiltere’de E. Knobel tarafından zaten yapılmıştı [1224]. E. Knobel ise horoskopların ilk tarihlenmesini yapıp M.S. 20 Mayıs 52 ve M.S. 20 Ocak 59 tarihlerini elde etti.

Ancak, E. Knobel Merkür’ün ikinci horoskoptaki pozisyonunun kendisini büyük şüpheye  düşürdüğünü  kaydetti.  Sunulan  çözümün  uygunluğu  bin  şahit  isterdi.  Ve  ilk horoskop hakkında,   gezegenlerin pozisyonlarının gerçekte ressam astronom tarafından gözlenmediği, aksine hesaplandığı hipotezini büsbütün ileri sürdü. Bahis konusu, M.S. 20 Ocak 59 tarihinde gezegenlerin tasvirde işaret edilen pozisyonlardan oldukça uzak bulunmalarıdır [1224]. E. Knobeli, Merkür’den başka Venüs’ün birinci horoskoptaki pozisyonu hakkında da şüpheye düştü.

Bu nedenle, E. Knobel ejiptologların bu buluntuyu önsel tayin ettikleri “eski zamandaki” birkaç varyantı daha gözden geçirdi. Fakat E. Knobel’in astronomik çözümü iyileştirmek yönündeki bütün çabaları başarısızlığa uğradı. Tüm diğer varyantların daha kötü olduğu ortaya çıkmıştı.

Dahası, E. Knobel’in hesaplamalarının M. Vasilyev tarafından kontrol edilmesi sırasında Knobel’in hem Mars hem de Satürn için önemli çarpıtmalara başvurduğu ortaya çıktı. Bu durum E. Knobel’in iki tarihini hep şüpheli kıldı: M.S. 52 yılı ve M.S. 59 yılı.

Sonra M. Vilev yeni hesaplamalar yapmaya teşebbüs edip bir çözüm önerdi: M.S. 186 yılı ve M.S. 179 yılı. Ancak, kısa bir süre sonra açıklandığı gibi, M. Vilev’in bu çözümü tarihçilerin “eski” Mısır için ayırdıkları önsel tarihî aralığa tüm yollarla koymak yönündeki şuursuz (veya şuurlu) isteği kendisini gayrimeşru çarpıtmalara itti. [544]’de, c.6, s.733-736, çözümün tüm eksiklikleri kaydedildi. İşte Skaliger kronolojisini ne olursa olsun kurtarmak arzusu neye yol açıyor.

Sonra M. Vilyev M.S. 349 ve M.S. 355 tarihlerinin daha iyi uyacağını farzetti. Ama detaylı yeni denetimlerden sonra bu çiftin daha da kötü olduğu ortaya çıktı.

N. Morozov işe başladı. Ama o da kesin bir astronomik çözüm bulamadı. Bu çok garip görünmeye başlıyordu. Tasvirin özelliği eski ressamın hayaller kurmadığını, ne tasvir ettiğini pekâlâ anladığını açıkça gösterdi.

Sonra Morozov horoskopun deşifresinde bir hata olduğu şüphesine düştü. O tasviri analiz etti ve başka bir deşifre önerdi. Horoskopun yeni (ama hala kısmi) incelemesinde bu sorunun astronomik bir çözümü bulunduğu ortaya çıktı. Üst horoskop için M.S. 6 Mayıs 1049 tarihi ve alt horoskop için M.S. 9 Şubat 1065 tarihi. Ama bu hatalıydı.

Şimdi,  G.  Nosovskiy  ve  A.  Fomenko’nun  2001  yılında  ulaştıkları  nihai  sonucu belirtebiliriz.

 

5.4.  Mısır  Zodyaklarının  G.  Nosovskiy  Ve  A.  Fomenko’nun  2001  Yılında Çıkardıkları Tam Deşifresi Temelinde Hesaplanan Kesin Tarihleri

“Eski” Mısır Zodyaklarının önceki, öncelikle N. Morozov, N. Kellin, D. Denisenko ve T. Fomenko’nun yaptıkları deşifreleri kısmi idi, yani Zodyaklar üzerindeki tüm değil ama birçok tasvir astronomiye göre özdeşleştirilebildi. Karşılaştıkları zorluk anlaşılabilir, zira deşifrelerin varyantlarının devasa sayısını sıralamak gerekiyordu ve bunu elle yapmak imkânsızdı. Bizim tarafımızdan 2001 yılında elde edilen deşifre ilk defa tamdı, yani zodyaklar üzerindeki bütün muğlak yorumlanan sembollerin astronomik okumasının tüm olası varyantlarının ayrıntılı bilgisayar araştırması ile elde edildi. Bunun yanı sıra, ilk olarak zodyaklar üzerindeki tasvirleri göz önünde bulunduran ve ikinci olarak beklenmedik bir şekilde astronomik çözümün olmasına müsaade eden tek tam deşifre keşfedildi. Bu gerçekten çok önemli. Böyle tam ve üstelik tarihlenmesi mümkün olan bir deşifrenin varlığı kesinlikle meydanda değildir. Ayrıca keşfedilmiş olan astronomik çözüm tek oldu. Bu anlamda bizim deşifremiz kesindir.

Bizim bilgisayarla keşfettiğimiz tam deşifreler aslında N. Morozov’un ve T. Fomenko’nun kısmi deşifrelerini içeriyor ama onlardan ayrıntılar bakımından farklıdır. Tashihler birçok seçenek arasındaki seçimin meydana geldiği zor durumlarda ortaya çıktılar. Bu, Güneş’in ve Ay'ın kolayca karıştırılan işaretleriyle ilgilidir. Bizim aldığımız belirlenmiş tarihlerin N. Morozov, N. Kellin, D. Denisenko ve T. Fomenko’nun önceki tarihlerinden farklı olmaları bununla açıklanmaktadır. Ama bütün doğru tarihlerin hâlâ Orta Çağ’a ait kalması önemlidir. Hiçbir kesin astronomik çözüm M.S. XI. yüzyıldan önceki döneme kadar uzanmadı.

 

İşte, “ eski” Mısır Zodyakları için, bilgisayarla hesaplanan tarihlerimiz şunlardır:

1) Yuvarlak Dendera Zodyak’ı: M.S. 20 Mart 1185 sabahı.

2) Uzun Dendera Zodyak’ı: M.S. 22-26 Nisan  1168 tarihi.

3) Büyük Esna Tapınağı’ndaki Zodyak: M.S. 31 Mart-3 Nisan 1394 tarihi.

4) Küçük Esna Tapınağı’ndaki Zodyak: M.S. 6-8 Mayıs 1404 tarihi.

 

Flinders Petrie’nin Athribis horoskopları:

5) Üst Zodyak: M.S. 15-16 Mayıs  1230 tarihi.

6) Alt Zodyak: M.S. 9-10 Şubat  1268 tarihi.

7) “Teb’teki renkli horoskop” (El Uksur): 5-8 Eylül 1182 tarihi.

 

G. Brugsch’un Teb horoskopu (üç horoskop burada)

8) Demotik horoskopu: M.S. 6 Kasım (eski takvim) 1861 tarihi.

9) “Sopasız horoskop”: M.S. 6-7 Ekim (eski takvim) 1841 tarihi.

10) “Teknelerdeki horoskop”: M.S. 15 Şubat (eski takvim) 1853 tarihi.

 

Bu kapsamlı ve zor araştırmamız “Eski Çağ’da Yaşayanların Gök Takvimi” kitabında ayrıntılı biçimde anlatılmıştır.

 

5.5. E. Golubtsova Ve Y. Zavenyagin’in Düştükleri Hatalar Hakkında

Mısır Zodyaklarının tarihlenmesi hakkındaki kısa anlatım burada bitirilebilirdi, E. Golubtsova ve Y. Zavenyagin’in Skaliger kronolojisinin savunucularının sıkça atıf yaptıkları makalesinin yayımı olmasaydı. Bahis konusu, “Bir Kez Daha Eski Çağ’daki Dünyanın Yeni Yöntemleri ve Kronolojisi Hakkında” makalesidir, Tarih Soruları, 1983, No.12, s.68-83 [179]. Makalenin  yazarları  Yuvarlak  Zodyak’ın  N.  Morozov  tarafından  elde  edilen  tarihini çürütmeye çalıştılar. E. Golubtsova ve Y. Zavenyagin’in başarısız çabasını incelemek faydalıdır, çünkü makalede [179], bu problemin çözülmesi için bilgisayarın kullanıldığı ayrıca belirtiliyor. Bu da önerilen sonuçlara güya ilmi değer ve objektiflik görüntüsü veriyor.

E. Golubtsova ve Y. Zavenyagin “(Yuvarlak Zodyak üzerindeki beş figürden) hangisinin şu ya da bu gezegeni gösterdiği konusundaki belirsizlik zorluk yaratıyor” diye yazıyorlar. Bu yüzden, Zodyak’ta Satürn, Venüs, Merkür, Mars ve Jüpiter gibi gezegenlerin tasvir  edildiğini  kabul  etmeyi  öneriyorlar.  Fakat   yazarlar   nedense  Zodyak’ın  “böyle okunması”   lehine   hiçbir   delil   sunmuyorlar   [179].   Daha   sonra,   yukarıda   açıklanan gezegenlerin Zodyak’ta artı eksi 20 derece kadar doğru lokalize edildiklerini önererek şu tabloyu veriyorlar:

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Balık ile Kova arasındaki 1. figür                             0 artı–eksi 20 derece, yani (340 - 360 - 20)

derece.

Yengeç ile İkizler arasındaki 2. figür                         120 artı–eksi 20 derece, yani (100 - 140)

derece.

Başak ile Aslan arasındaki 3. figür                             180 artı–eksi 20 derece, yani (160 - 200)

derece.

Terazi ile Başak arasındaki 4. figür                            220 artı–eksi 20 derece, yani (200 - 240)

derece.

Oğlak ile Kova arasındaki 5. figür                              320 artı-eksi 20 derece, yani (300 - 340)

derece.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yazarlar bu olası birleşmelerin M.S. 568 yılında gerçekleşmediğini (ki, bilgisayarda yapılan hesaplamalar gösterdi) açıklıyor ve bu sonucun, tabii ki, ”Yuvarlak Zodyak’ın” her deşifresi için uygun olduğunu ekliyorlar [179]. Sonra şu çözümü öneriyorlar: M.S. 52 yılı.

Buradan, astronominin nihayet “Morozov’un hayali uydurmalarını” çürütüp Skaliger kronolojisini bir defa daha teyit ettiğinin ortaya çıktığı düşünülebilir.

Ama işin mahiyeti o kadar basit değildir. İncelediğimiz problemde, uzman olmayanlar için tipik olan, bilgisayara sadece şu ya da bu matematiksel veriler yüklenir yüklenmez, güya “matematiğin”  bize  hemen  kesin  gerçekliği  açıklayacağı  illüzyonunun  bir  rolü  vardı.  En başına geri dönelim ve E. Golubtsova ve Y. Zavenyagin’in bilgisayara neyi yüklediklerine bakalım [179]. Yuvarlak Zodyak’ın beş gezegeninin şu burçların yanında güya lokalize edildiğini yazıyorlar: Balık, Kova, Yengeç, İkizler, Başak, Oğlak. Bu arada, E. Golubtsova ve Y. Zavenyagin’in düşüncelerine göre içlerinde gezegenlerin güya bulundukları (derecelik) aralıklar veriyorlar:   340-360-20 derece, 100-140 derece, 160-200 derece, 200-240 derece, 300-340 derece.

Bahis konusu, yazarlar tarafından esas alınan verilerin gezegenlerin tapınağın tavanı üzerindeki gerçek tasvirlerine uymamalarından ibarettir! Onlar kendi tuhaf ve daha sonra matematiksel biçimde işletilen tablolarını nereden aldılar? Gerçek horoskopu tek anlamlı olarak yeniden kurmak için Yuvarlak Zodyak’ın bilimsel literatürde yayımlanan fotoğraflarını dikkatle incelemek de yeter. E. Golubtsova ve Y. Zavenyagin’in açıkladıklarından tam olarak farklıdır. Yuvarlak Zodyak’ta Venüs’ün Koç ya da Balık’ta bulunduğu açıkça tasvir edilmektedir ki!

Bundan sonra bilgisayarın Orta Çağ’a ait “bir çözüm bulmaması” şaşırtıcı değildir. Gördüğümüz kadarıyla, E. Golubtsova ve Y. Zavenyagin ESASLI VERİLERİ TAHRİF ETMİŞLER VE BİLGİSAYARA KOÇ BURCUNUN YER ALDIĞI 25 DERECEDEN 50DERECEYE KADARKİ ARALIĞI İNCELEMEYİ YASAKLAMIŞLAR.

Belki,   E.   Golubtsova   ve   Y.   Zavenyagin   Skaliger   kronolojisini   teyit   etmek istemişlerdir. Her türlü aracı kullanmaktan çekinmeden. Bu, Skaliger kronolojisinin savunucularının bu “araştırmaya” dayanmasının şüpheli olduğu anlamına gelmektedir.

6. YENİ AHİT’TEKİ ASTRONOMİ

ÖRNEK 1: Horoskop Vahiy’de. Orta Çağ astronomik literatüründe gezegenlerin ve burçların isimlendirilmesi için kullanılan terimlerin ve klişelerin sözlüğü kurulabilir. Sonra, eski metinde benzer terimlerde sözlü betimlemeyi bulup horoskop olarak inceleyerek ve bu sözlük ile deşifre ederek bunu tarihlemek mümkün olabilir.

Galiba,   Vahiy   Kutsal   Kitabı’nın   horoskopunun   sözlü   betimlemesini   içerdiğini açıklayan ilk bilim adamı E. Renan idi [725]. Bu problemin çözümüne Vahiy’in tarihlenmesindeki mevcut problem dolayısıyla büyük ilgi olduğu halde, E. Renan astronom olmadığı için horoskopu tarihlemedi, [765], s.135. Vahiy’de tarif edilen horoskop için doğru bir tek astronomik çözüm vardır. Bu M.S. 1486 yılının 1 Ekim’idir. Ayrıntılar için aşağıya bakınız.

ÖRNEK 2:  İncil tutulması. Söz konusu olan, erken Hristiyan  yazarlara göre, Hz. İsa’nın  çarmıha  gerilmesiyle  aynı  zamanda  olan  meşhur  tutulmadır.  Örneğin  Sinkellos, Flegon, Afrikan ve Evsevius bunun hakkında yazdılar. Öte yandan, İncil hikâyelerinde ne tip bir tutulmanın söz konusu olduğu, yani Güneş tutulmasının mı yoksa Ay tutulmasının mı söz konusu olduğunun belli olmadığı kabul edilmektedir. Skaliger kronolojisinde Ay tutulmasının betimlenmesi kabul edilmiştir. Gerçi bu oldukça münakaşa götürür. Dinî gelenekte bunun güneş tutulması olduğunun açık delilleri korunmuştur. Örneğin Luka İncili’nde “VE SÖNDÜ GÜNEŞ” diye açıkça belirtilmiştir (Luka 23:45).

Nicodemus’un tarihçiler tarafından düzmece olarak bildirilen İncil’inde şöyle denmektedir: “Güneş söndü... Ve Pilatus Yahudileri çağırdı ve onlara “Siz GÜNEŞ’te ve tüm dünyada, İsa öldüğünde ortaya çıkan İŞARETLERİ gördünüz mü?” diye söyledi. Hegemon’a, “GÜNEŞ’İN TUTULMASI genel kanuna göre gerçekleşti.” diye cevap verdiler” (Nicodemus XI) [29], s.83.

Buradaki son cümle Nicodemus İncilinin yazılması çağında insanların artık Güneş tutulmalarının belirli bir astronomik kurala göre olduğunu iyi anladıklarını göstermektedir. Üstelik kanuna “sıradan” denilmişti.  Bu da iyi anlaşılan bir kanun olduğu anlamına geliyor. Büyük ihtimalle bu, Orta Çağ astronomik tasavvurlarının yansımasıdır.

Bugün Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi ile bağlı olan M.S. 3 Nisan 33 tarihindeki Ay tutulması [1154] için kabul edilen “astronomik Skaliger çözüm” asgari astronomik eleştiriye dahi dayanamaz. Bu iyi bilinmektedir, gerçi bugün bu faktörü  belirtmemeye çalışıyorlar. Güya problem yokmuş gibi yaparak. Tartışma için bkz. [544], k.1.

İncil tutulmasının kronoloji literatüründe defalarca müzakere edilen erken Hristiyan metinlerinden  çıkarılan  özelliklerinin  belirsizliğine  rağmen,  bu  tutulma  tarihlenebilir.  Bu arada, tutulmanın iki varyantını da, yani hem Güneş tutulmasını hem de Ay tutulmasını incelemek gerekir. M.Ö. 200 yılından tam M.S. 800 yılına kadar olan aralık üzerinde uygun astronomik çözüm vardır. Bu M.S. 368 yılındaki Ay tutulmasıdır. Çözüm N. Morozov tarafından bulunmuştur [544], k.1. Fakat Morozov yukarıda bahsedilen sebeplerden ötürü, yani VI. yüzyıldan itibaren olan Skaliger kronolojisine fazla güveni yüzünden daha sonraki yüzyıllar üzerine hesaplamalara devam etmemiştir. Bu çalışmanın yazarı tam 1600 yılına kadar olan bütün tarihî dönem üzerine hesaplamalara devam edip daha doğru bir astronomik çözüm keşfetmiştir. Bu 3 Nisan 1075 tarihindeki Ay tutulmasıdır. Bizim çözümümüzle Skaliger çözümü arasında 1000 yıllık; bizimkiyle N. Morozov’un önerdiği çözüm arasında ise 700 yıllık fark var. Ayrıntılar aşağıda okunabilir.

İncil tutulması güneş tutulması sayılırsa (ki daha olası), 16 Şubat 1086 tarihinde hattı İtalya’dan ve Bizans’tan geçmiş olan tam Güneş tutulması gerçekten vardı. Bu Güneş tutulmasının Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesini XI. yüzyıla atfeden eski dini gelenek ile uyumu hakkında detaylar için bkz. “Dünyanın Yedi Harikası”, b.2. Fakat bu Orta Çağ geleneği “Slavların Kralı” kitabımızda gösterdiğimiz gibi, 100 yıllık bir yanlışlık yaptı. 1 Mayıs 1185 tarihindeki Güneş tutulmasının Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesinin gerçek tarihine (M.S. 1185 yılı) çok daha uygun olduğu ortaya çıkıyor. Bu tutulma çarmıha gerilmenin tarihinin başka bağımsız hesaplamalarıyla güzelce uyuşuyor.