Anatoliy T. Fomenko
ANTİKÇAĞ ORTA ÇAĞ'DIR

Suretlerin tespit edilme yöntemleri. “Eski” ve Orta Çağ hanedanlarının özdeşleşmesi.
M.S. XIII. yüzyıldaki Truva Savaşı. Yunan-Roma tarihinde kronolojik oynamalar. XII. yüzyıldaki İncil olaylarının XI. yüzyılın tarihine yansıması.

BÖLÜM 4.
BATI KİLİSESİ’NDE “PAPA GREGORİUS HİLDEBRAND’IN” XI. YÜZYILDA UYGULADIĞI ÜNLÜ REFORM, XII. YÜZYILDA YAŞAYAN İMPARATOR ANDRONİKOS-MESİH’İN REFORMLARININ YANSIMASIDIR

1. “XI. YÜZYILDA YAŞAYAN PAPA GREGORİUS HİLDEBRAND” YÜZ YILLIK OYNAMADAN SONRA XII. YÜZYILDA YAŞAYAN İMPARATOR ANDRONİKOS-İSA MESİH’İN YANSIMASIDIR. SONRADAN, TARİHÇİLER HZ. İSA’NIN YAŞADIĞI DÖNEMİ 1050 YIL DAHA AŞAĞIYA DOĞRU, YANİ I. YÜZYILA KADAR OYNATMIŞLARDIR.

Meşhur Papa Gregorius Hildebrand’ın güya XI. yüzyılda tasarlayıp hayata geçirdiği büyük dinî reform Batı Avrupa ve Batı Avrupa Hristiyan Kilisesi tarihinde iyi bilinmektedir. Reformun Batı Avrupalıların hayatını radikal bir şekilde değiştirdiği kabul edilmektedir. Bu bölümde göstereceğimiz gibi, “XI. yüzyıldaki Papa Gregorius Hildebrand” gerçekte XII. yüzyılda yaşayan Andronikos-İsa Mesih’in hayalet yansımasıdır.

Söylediklerimizi açıklayalım. "Skaliger tarih ders kitabının”, birbirlerine göre oynatılmış olan dört kısa vakayinamenin toplamına ayrılması, belirli bir zaman boyunca İsa’nın yaşamını XI. yüzyıl ile tarihlemek şeklindeki yanlış Orta Çağ geleneğinin varlığını göstermektedir. Bu olgu önce benim tarafımdan kronolojik harita göz önünde bulundurularak tespit edilmiştir: I. ve XI. yüzyılın olaylarını birleştiren 1053 yıllık oynamaya bakınız. Daha sonra, eski tarihçilerin bu yanlış görüşü, Orta Çağ takvim-paskalya hesaplarını inceleyen G.V. Nosovskiy tarafından bulunmuştur, “Dünyanın Yedi Harikası’na", 2. bölüme bakınız.

Bu yüzden, Hz. İsa’nın hayalet yansımasının “XI. Skaliger yüzyılında” olmasını beklemek gerekir. Bu tahmin doğrulanmıştır ve bu bölümde bunu açıklayan olguları sunacağız.

Kronolojiye dair sonraki incelemelerimiz, günümüzden 2000 yıl önce olduğu düşünülmekte olan İsa Mesih’in yaşadığı çağın, gerçekte bize bin yıl daha yakın olduğunu ortaya çıkardı. Yani burada XII. yüzyıl söz konusudur. “Slavların Kralı” kitabımıza bakınız. Bir de geç Orta Çağ’daki tarihçilerin İsa Mesih’in yaşamını XII. yüzyıldan “silip”, birinci yüzyıla (kâğıt üzerinde) koymalarına rağmen, XI. yüzyıla ait olan Skaliger tarihinin sayfalarında İmparator Andronikos-Mesih’in (1152-1185) “ara yansıması” “Roma Papası VII. Gregorius Hildebrand” biçiminde kalmıştır.

Temeli tamamen kronolojik olan bu açıklama bazen dindarlar tarafından anlaşılmamaktadır. Bu, yanlış İncil olaylarının önerdiğimiz yeni tarihlerinin Hristiyan inancına güya aykırı olduğu düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Gerçekte böyle değildir. Din kronolojiye dayanmaz. Kronoloji din değil, bilim alanıdır. İsa’nın yaşamının önerdiğimiz yeni dönemi, Eski Çağ ve Orta Çağ tarihinin başka olaylarının yeni tarihleri ile birlikte ele alınıyor ve Hristiyan inancına hiçbir şekilde değinmiyor.

Aynısı, İsa’nın İncil tasvirleri ile “Papa Gregorius Hildebrand hakkındaki bilgiler arasında bulduğum paralellik için de söylenebilir. Çalışmalarımızda, “Papa Hildebrand’ın” Skaliger tarihine göre güya XI. yüzyılda faaliyette bulunduğu İtalyan Roması’nın tarihinin,

gerçekte ancak XIV. yüzyılda başladığını gösterdik. Üstelik bu tarih XVII. yüzyıla kadar hiç de Skaliger versiyonunun gösterdiği gibi değildi. Bu durumdan, “Roma Papası Hildebrand’ın ”İtalya’da XI. yüzyılın gerçek tarihinde hiç olmadığı anlaşılıyor. En azından o zamanlarda İtalyan Roması’nın kendisi olmadığı için.

 

2. İNCİLLERDEKİ ASTRONOMİ

2.1. İncillerde Tarif Edilen Tutulma Ne Zaman Gerçekleşti?

İncil olaylarının, İncillerde ve diğer ilk Hristiyan kaynaklarında (Flegon, Africanus, Syncellus v.s.) tasvir edilen tutulma esasına dayanarak tarihlenmesi meselesinin uzun bir tarihi vardır ve bu mesele astronomlar ve tarihçiler tarafından defalarca tartışılmıştır. Bu tutulmanın türü konusunda, yani bunun ay tutulması mı yoksa güneş tutulması mı olduğu konusunda tartışmalar vardır. Bunun için biz iki olasılığı da inceleyeceğiz. Ay tutulmasından başlayalım. Skaliger kronolojisi çözüm olarak M.S. 33 yılını öneriyor. Örneğin, Ginzel’in astronomik kanonuna [1154] bakınız. Fakat bu çözüm tam olarak uymuyor. Bahis konusu M.S. 33 yılındaki ay tutulması Yakındoğu’da neredeyse hiç görülmedi. Ayrıca tutulmanın evresi pek cüzi idi [1154]. Ama bugün ısrarla, M.S. 33 yılındaki tutulmanın Skaliger tarihindeki güya M.S. 33 yılındaki çarmıha gerilmenin delili olduğu kabul edilmektedir.

Morozov başka bir çözüm teklif etmiştir: 21 Mart M.S. 368 tarihi [544], 1. cilt, s.96. Fakat Skaliger ders kitabının dört kısa vakayinamenin yapıştırılmasından oluştuğunu gösteren sonuçlarımız açısından bu çözümün de çok erken olduğu ortaya çıkıyor. Morozov, Skaliger kronolojisinin aslında IV. yüzyıl ve daha sonrası dönemden itibaren doğru olduğunu yanlışlıkla kabul edip, “İncillerde tarif edilen tutulmayı” ararken yazdığı gibi, sadece “VIII. yüzyıla kadar, yani çok eski zamanlardan Orta Çağ döneminin ikinci yarısına kadar olan” dönemdeki tutulmaları inceledi (“sonraki dönemi, araştırılmasının faydasız olacağını düşündüğümden incelemedim”) (! - A.F.) [544], cilt 1, s.97. Bu da yanlıştır.

“Sayılar Yalana Karşı” kitabımızda, 6. bölümde gösterildiği gibi, XIV–XVI. yüzyıllar arasında İsa’nın yaşamını (1152-1185) XI. yüzyıla yerleştirmek şeklindeki yanlış gelenek oluştu.

XIV-XV. yüzyıllarda yaşayan tarihçiler burada yüz yıllık hata yaptılar. Bir zamanlar var olan bu yanlış görüş, kronoloji uzmanlarının “İsa Mesih’in çarmıha gerilmesinin alameti olan” “uygun” ay tutulmasını XI. yüzyılda bulmalarına neden oldu. Ay tutulmaları sıkça gerçekleştiği için gerekli şartlara KISMEN UYGUN OLAN çözüm bulmak çok zor değildir. Tarihçilerin, 3 Nisan 1075 Cuma günü ortaya çıkan ay tutulmasının olası adaylardan biri olduğunu düşünmeleri mümkündür. Tutulmanın başucu noktasının koordinatları şöyledir: Boylam +10 derece, enlem -8 derece. Örneğin, Oppolzer’in kanonuna bakınız [1315]. Tutulma Avrupa’nın ve Yakındoğu’nun ilgilendiğimiz her bölgesinden görünmüştür. Dinî geleneğe göre, İsa’nın çarmıha gerilmesi Paskalya’dan iki gün önce meydana gelmiştir. Bu olayın ekinoks gününden önce gerçekleşmediği bellidir. 3 Nisan M.S. 1075 tarihli tutulma, gerçekten Nisan’ın 5’inde, Pazar günü olan Paskalya’dan iki gün önce idi. Ama M.S. 1075 yılındaki tutulmanın evresi sadece 4"8, yani çok büyük değildir. Demek ki bu çözüm uygun olarak kabul edilemez.

Tarihçilerin, İsa’nın çarmıha gerilmesini tam Ay tutulması ile ilişkilendirme yönündeki sonraki bütün çabalarının, İncillerin, tutulmanın GÜNEŞ tutulması olduğunu iddia eden net ifadelerine aykırı olduğunu vurgulayalım.

Bu yüzden güneş tutulması seçeneğini inceleyelim. İncillere ve dinî rivayete [518] göre, İsa’nın doğduğu yılda DOĞU’DA YENİ BİR YILDIZ PARLAYIVERDİ (Matta 2:2, 2:7, 2:9-10) ve yaklaşık 33 yıl sonra (İsa çarmıha gerildiğinde 33 yaşındaydı), Diriliş yılında tam güneş tutulması gerçekleşti. Evanjelist Luke açıkça “GÜNEŞİN çarmıha gerilme anında KARARDIĞINA” işaret ediyor (Luke 23:45). Kilise kaynakları, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesini net olarak tam güneş tutulması ile ilişkilendirmektedirler. Ayrıca bazı kaynaklar bu olayın Kutsal Cuma’yla ilgili olduğunu düşünmemektedirler. Kaydedelim ki, dünyanın o bölgesinde güneş tutulması ve özellikle tam güneş tutulması son derece seyrek bir olaydır. Güneş tutulmaları her yıl gerçekleştiği halde sadece Ay’ın gölgesinin yeryüzündeki dar hattında gözlenebilir. Bir yarıkürenin tamamından gözlenebilen ay tutulmalarından farklı olarak. XVIII–XIX. yüzyıllardaki Kutsal Kitap bilimi, M.S. dönemin başlangıcındaki Filistin’de İncillerde tarif edilen güneş tutulmasını bulamayınca, hileli olarak bu tutulmanın güya ay tutulması olduğunu düşünmeyi teklif etti. Gerçi bu hiç de yardımcı olmamıştı. Tam uygun ay tutulması bulunamamıştı, ayrıntılar için yukarıya bakınız. Fakat o zamanlardan beri genellikle İncillerde güneş tutulmasının değil ay tutulmasının tasvir edilmiş olduğu düşünülmektedir. Biz ise orijinal, esas kaynaklarda yansıtılan görüşün, yani tutulmanın güneş tutulması olduğu görüşünün üzerinde duracağız.

Bu kadar seyrek meydana gelen astronomik olay çiftinin gerçekten ortaya çıktığı anlaşılıyor. Yani, burada yeni yıldızın parlaması ve bundan yaklaşık 33 yıl sonra ortaya çıkan tam güneş tutulması söz konusudur. Ancak birinci yüzyılda değil, XII. yüzyılda! Bahsettiğimiz, süpernovanın 1150 yılı civarındaki parlaması ve 1 Mayıs 1185 tarihindeki tam güneş tutulmasıdır. Bu konuyla “Slavların Kralı” kitabında detaylı olarak ilgileniyoruz.

Böylelikle, astronomik deliller İncil olaylarının büyük bir ihtimalle XII. yüzyılda gerçekleştiğini gösteriyor. Yani Skaliger “tarihinden” [1154] bin yıl sonra ve Morozov’un tahmin ettiği tarihten 800 yıl sonra [544], cilt 1.

Fakat sonraki tarihçiler, süpernovanın (yani İncil’deki Beytlehem Yıldızı’nın) parlamasını yüz yıl aşağı çektiler ve parlamanın güya 1054 yılında olduğunu ilan ettiler. Bu versiyon nereden çıktı? Orta Çağ tarihçilerinin, “uygun” güneş tutulmasını tam olarak XI. yüzyılda bulmak yönündeki ısrarlı çabalarının rol oynamış olması mümkündür. 16 Ocak 1086 Pazartesi günü tam güneş tutulması olmuştur [1154]. Bu tutulmanın gölgesinin hattı İtalya’dan ve Bizans’tan geçmiştir. Ginzel’in astronomik kanonuna [1154] göre, bu tutulmanın özellikleri şöyledir: Yeryüzeyindeki gölgenin yörüngesinin başlangıç koordinatları: Boylam -76 derece, enlem +14 derece; yörüngenin ortasının koordinatları: Boylam -14 derece, enlem +22 derece; yörüngenin bitiminin koordinatları: Boylam +47 derece, enlem +45 derece. Tutulmanın orta noktasına ulaştığı saat: Greenwich’e göre saat

12:52, M.S. 16 Ocak 1086 tarihi. Tutulma tamdır. XIV–XV. yüzyıllardaki tarihçiler bu tutulmanın tam da Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği yıla delalet ettiğini söyleyip, herhalde bu tarihten (yani 1086 yılından) yaklaşık 33 yıl (Hz. İsa’nın yaşı) aşağı gittiler ve İsa’nın tahmin edilen doğum tarihi olarak yaklaşık XI. yüzyılın ortasını elde ettiler. Neticede yüz yıllık hata yaptılar.

Tam GÜNEŞ TUTULMASINI Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi ile ilişkilendiren dinî geleneği daha detaylı olarak inceleyelim.

2.2. İncillerde Güneş Tutulması İle İlgili Oldukça Gelişmiş Astronomik Fikirler Vardır. Bu, İncillerin Bize Anlatılan Tarihine Aykırıdır.

Evanjelistlerin, tutulmanın yaklaşık ÜÇ SAAT sürdüğü şeklindeki açıklaması İnciller araştırmacılarının dikkatini çok önce çekmiştir.

Matta “Öğleyin on ikiden üçe kadar BÜTÜN ÜLKENİN üzerine karanlık çöktü” diyor (Matta 27:45).

Luke “Öğleyin on iki sularında güneş karardı, üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü” diyor (Luke 23:44-45).

Markos “Öğleyin on ikiden üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü” diyor (Markos 15:33).

Yuhanna bu konuda hiçbir şey söylemiyor.

İncillerin birçok yorumcusu, Evanjelistlerin güneş tutulması hakkındaki “güneş karardı” ifadesinin yine onların karanlığın yaklaşık üç saat sürdüğü ifadesiyle nasıl uyuştuğuna dair şüphesini defalarca açıklamıştır. Normal güneş tutulması herhangi bir noktada sadece birkaç dakikadan fazla gözlenmez ki. “İsa Tanrısı” kitabının [576] yazarı Andrey Nemovskiy bir zamanlar bunun oldukça uygun bir açıklamasını önermişti. <<Biz, “tüm ülke üzerinde” (Genellikle bunun Kudüs’ün etrafındaki küçük alan olduğu düşünülmektedir - A.F.) güneş tutulmasının üç saattan fazla sürmüş olamayacağını biliyoruz. En fazla 4–8 dakika devam etmiş olabilir. Büyük bir ihtimalle astronomik bilgiye sahip olan Evanjelistler böyle saçma bir şey söylemiş olamazlardı ve tabii ki söylemediler... Luka’da (XXIII, 44)... Markos’ta (XV, 33)... Matta’da (XXVII, 45)... “BÜTÜN DÜNYA ÜZERİNDE gerçekten birkaç saat sürebilir. 6 Mayıs 1883 tarihindeki güneş tutulmasının TAMAMI 5 saat 5 dakika sürdü ve tam tutulma 3 saat 5 dakika sürdü, yani tam İncillerde açıklandığı kadar>> diye söylendiğini okuyoruz [576], s.231.

Bir başka deyişle, belki de Evanjelistler karanlığın yeryüzünün bir noktasında başlamasının süresinin değil, Ay’ın gölgesinin YERYÜZÜNDEKİ HAREKETİNİN SÜRESİNİN ÜÇ SAAT OLDUĞUNU söylemişlerdir. Yani tutulmanın, mesela İngiltere’de başladığı andan örneğin İran’daki sonuna kadar geçen süre. Ay gölgesi üç saat boyunca, “tüm dünyadan”, geçtiği yerleri “karanlığa gömen” uzun bir hat çizdi. Evanjelistlerin burada “tüm dünyadan” ifadesini kullanmaları boşuna değildir.

Tabii ki, İncillerdeki bu anlayış, yazarlarının güneş tutulmaları konusunda oldukça gelişmiş fikirleri olduğu anlamına geliyor. Ama olaylar XII. yüzyılda geçmiş ve en azından XII–XIV. yüzyıllarda veya daha sonra yazılmış ve redakte edilmişse, bunda şaşıracak bir şey yoktur. Orta Çağ’da astronomlar güneş tutulmalarının mekanizmasını ve ay gölgesinin “tüm dünya üzerinde” birkaç saat boyunca kaydığını iyi anlamışlardı.

Belirtelim ki, Evanjelistlerin astronomik anlayışlarının bu yüksek düzeyi, Skaliger tarihi çerçevesinde kesinlikle imkânsızdır. Bize, Evanjelistlerin astronomide uzman olmadığı ve özel astronomik bilgileri hiç kullanmadığı söylenmektedir.

İsa Mesih'in çarmıha gerilmesi sırasındaki "Paskalya tutulması" meselesi üzerinde bir kez daha kısaca durmak istiyoruz. Bizim "Kutsal Kitap Rusu" kitabında gösterdiğimiz gibi, birçok eski kilise kaynağı bunun güneş tutulması olduğunda ısrar ediyor. Tabii ki bu, İncillerin ifadeleri ile uyumsuzdur. Bunlara göre, İsa’nın çarmıha gerilmesi Pesah gününe yakın bir günde ortaya çıkmıştı. Yani, dolunayın olduğu bir günde. Tutulmaların dolunay sırasında olmadığı herkesçe bilinir. Çünkü Güneş ve Ay bu anda Dünya’nın farklı tarafında bulunuyorlar. Güneş dünyadaki gözlemcinin arkasında bulunduğu için, gözlemci Ay'ın aydınlık kısmının tümünü görüyor. Yani, dolunayı.

Ancak ortaya çıkardığımız gibi, 1 Mayıs 1185 tarihindeki tam güneş tutulması Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği YILDA gerçekleşmiştir, “Slavların Kralı” kitabına bakınız. Hatırlatalım ki, tam güneş tutulması yeryuvarlağının bu noktasında son derece seyrek bir olaydır. Burada tam tutulmalar arasında yüzlerce yıl geçmesi mümkündür. Bunun için zaman geçtikçe hayran bırakan bir olay olarak 1185 yılında ortaya çıkan Mayıs tutulmasının, Hz. İsa’nın (yine baharda gerçekleşen) çarmıha gerilmesi olayı ile birleştirilmesi mümkün idi. İşte bu şekilde Paskalya güneş tutulması fikri ortaya çıktı. Bunda şaşırtıcı bir şey yoktur, çünkü Orta Çağlarda tarihlerde 1–2 aylık karışıklık olması mümkündü.

Res.4.1’de Reim Missalı’ndan alınan ve Hz. İsa’nın çarmıha gerilişini tasvir eden eski bir minyatür gösterilmektedir. Minyatürün alt kısmında İsa’nın çarmıha gerilişi ile ilişkilendirilen güneş tutulması gösterilmiştir, res.4.2. Çağdaş yorum şöyledir: Üçüncü sahnede, zemin katta: Dionysius Areopagite'in ve Apollophanes’in Heliopolis’te gözledikleri bir güneş tutulması ile diapokrif episodu” [1485], s.54. Güneşin, arkasında güneş tacının göründüğü Ay kursu ile tümüyle kapandığı görülmektedir. Gök koyu renk ile tasvir edilmiştir, “karanlık çöktü”. Birçok izleyici göğe korku ile bakıyorlar. İki bilge, parmaklarıyla tutulmayı ve Hz. İsa’nın yukarıda tasvir edilen çarmıhını işaret ediyorlar.

Res.4.3’te Yeni Ahit’in, Guiart dea Moulins’in “La Bible Historiale” kitabından alınan, frontispiciumunun (Lat.) bir parçası gösterilmiştir. Hz. İsa’nın tam güneş tutulması ile ilişkilendirilen çarmıha gerilmesi tasvir edilmiştir. Bir de aynı minyatürde birbirini takip eden iki olay tasvir edilmiştir, haçın solunda henüz parlayan Güneş’i görüyoruz, sağında ise artık tamamıyla gölgede kalmıştır. Ay’ın siyah kursu ile kapanmıştır. “Çizgi film”e benzeyen bu yöntem, zaman içinde açılım, birbirini takip eden birkaç olayı bir resimde aynı anda tasvir etmeye çalışan Orta Çağ ressamları tarafından sık sık kullanılmıştır.

Res.4.4’te Hz. İsa’nın çarmıha gerilişi ile buna eşlik eden güneş tutulmasını tasvir eden güya XV. yüzyılın sonlarına ait bir minyatür daha gösterilmektedir. Yine birbirini takip eden iki olay tasvir edilmiştir. Haçın solunda Güneş henüz parlıyor, sağında ise kapanmaya başladığı gösterilmiştir. Güneş’i tamamıyla kapatmak üzere olan Ay, Güneş kursunu kaplıyor. Gökte, sadece tam güneş tutulması anında görülebilen yıldızlar tasvir edilmiştir.

Daha sonra XI. yüzyıla ait oldukları düşünülen Orta Çağ vakayinamelerindeki Hz. İsa ile ilgili anıların izleri günümüze ulaşmıştır. Örneğin, 1680 yılına ait olan vakayinamede [940] İsa Mesih’in kendisinin Papa IX. Leo’yu (1049-1054) ziyaret ettiği açıklanıyor: “İsa Mesih’in dilenci suretinde onu (IX. Leo) yatak odasında ziyaret ettiği anlatılıyor”, sayfa 287. Bunun, İncillerin anlatımları hariç olmak üzere vakayinamede bu biçimdeki tek açıklama olması önemlidir [940]. Sonraki bölümde göreceğimiz gibi, İncillerle paralellikler güya 1085 yılında ölen “Roma Papası VII. Gregorius’un biyografisinde de var. Çar-Grad’ın tarihi İtalya’ya (kâğıt üzerinde) suni olarak geçirildikten ve aşağıya doğru yüz yıllık oynama gerçekleştikten sonra, Roma vakayinamelerinde VII. Gregorius adı altında İmparator Andronikos–Mesih geçmektedir.

Bunun için, bazı Orta Çağ kaynaklarında M.S. 1054 yılı yanlışlıkla “İsa'dan sonraki birinci yıl” olarak kabul edildi. Bu, kronolojide 1053 yıllık bir oynamaya daha yol açtı. Başka deyişle, bazı Orta Çağ tarihçileri İsa Mesih’in doğumunu (doğru olan 1152 yılı yerine) 1054 yılı veya 1053 yılı ile yanlışlıkla tarihlediler.

Ayrıca, sözde Birinci Haçlı Seferi’nin, yani “Kutsal Kabir’in kurtuluşu için” seferin başlangıcı bugün yaklaşık 1196 yılı yerine 1096 yılıyla yanlışlıkla tarihleniyor, bkz. [455]. Diğer taraftan, Orta Çağ dinî kaynaklarına, örneğin, Hz. İsa ile bağlı olayları İncillerden daha detaylı açıklayan “Kurtarıcı İsa'nın Çileleri Hakkındaki Efsane”ye ve “Pilatus’un Tiberius’a Mektubu”na dikkat ediniz. Mesela, Pilatus’un, Diriliş’ten hemen sonra Roma’ya çağırılıp orada idam edildiği ve Sezar’ın ordusunun Yeruşalem’e yürüdüğü ve şehri ele geçirdiği iddia ediliyor. Skaliger kronolojisinde, Romalılar M.S. I. yüzyılın 30’lu yıllarında Yeruşalem’e sefer düzenlemediği için, bugün bütün bu Orta Çağ tahminleri anlamsız kabul edilmektedir. Fakat Hz. İsa’nın dirilişi, XII. yüzyılın sonu ile tarihlenirse, Orta Çağ kaynaklarının bu açıklaması hemen tam anlamını kazanıyor. Yani XII. yüzyılın sonu-XIII. yüzyılın başlangıcındaki Haçlı Seferleri anlamına geliyor. Özellikle, Çar-Grad’ın (Konstantinopolis’in) zaptedildiği 1204 yılındaki Dördüncü Sefer.

Sonra, yüz yıllık kronolojik oynama ile şüpheye düşürülen sonraki tarihçiler XII. yüzyılın sonu-XIII. yüzyılın başlangıcındaki Haçlı Seferleri’nin tarihlerini XI. yüzyılın sonuna kaydırdılar. Sonuçta mesela, “on birinci yüzyılda” güya 1096 yılında, Kudüs’ün zaptedildiği hayalet Haçlı Seferi ortaya çıktı [455]