Anatoliy T. Fomenko, Gleb V. Nosovskiy
UNUTULMUŞ YERUŞALEM
(Yeni Kronoloji’nin Işığında İstanbul)

A.İ. Lızlov’un “İskit Tarihi”nden alınmış Türk Sultanlarının Sarayının Tarifi” Ekiyle.oji.

BÖLÜM 1: İSTANBUL

 

15. Aya İrini Kilisesi, Soy Hristiyanlığına Ait Eski Sirklerin-Tapınakların Yerine Geçen, Havari Hristiyanlığına Ait İlk Bazilikalardan-Tapınaklardan Biridir.

Bugün hepimiz, Hristiyan kiliselerinin altarlarının Doğu’ya doğru baktığını iyi biliriz. Birçok eski tapınakta bu istikamet pek net tutturulmamıştır, çünkü Doğu yönü önceleri pusulaya göre değil, Güneş’e göre tespit edilmekteydi. Fakat buna rağmen, Hristiyan tapınaklarında görülen Doğu istikametinden sapmalar nispeten küçüktür. Genellikle 15 derecelik açıyı aşmamaktadır.

Örnek olarak, İstanbul’daki Büyük Aya Sofya’nın altarı Doğu’ya doğrudur. Sıkı Doğu istikametinden sapma yalnızca birkaç derecedir. Aynı durum İstanbul’un diğer Hristiyan kiliselerinin çoğu için de geçerlidir.

Ancak istisnalar da bulunmaktadır. Bunların en parlağının Büyük Konstantin’in emri ile  inşa  edilen  Aya  İrini  Kilisesi  olduğu  düşünülmektedir.  Başka  bir  deyişle,  istisna, İstanbul’un Hristiyan tapınaklarının ya ilki ya da ilk olanlarından biri olan Aya İrini Kilisesi’dir. Ne de olsa bu kiliseyi yaptıran Büyük Konstantin zamanında Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanlık kabul edilmiştir ve imparatorluğun başkenti yeni yerine, Konstantinopolis’e, nam-ı diğer İstanbul’a geçirilmiştir.

Bizim yapılandırmamız uyarınca, bütün bunların, tarihçilerin düşündüğü gibi IV. yüzyılda değil, XIV. yüzyılın sonunda, büyük Knez Dmitri Donskoy’un zamanında olup bittiğini hatırlatmakta fayda vardır. Dmitri Donskoy’un diğer adı Roma vakayinamelerindeki Büyük Konstantin’dir. Kulikovo Savaşı’nda eski soy (çarlık) Hristiyanlığının kuvvetlerini yenen ve İmparatorluk’ta yeni devlet dini olarak Havari Hristiyanlığı’nı tespit eden büyük Knez Dmitri idi. Bunun yanında başkentini Vladimir-Suzdal Rusu’ndan Boğaz’a, yani eski İncil Yeruşelemi’ne daha yakın bir yere yakın geçirmiştir (bkz. bölüm 3). Dmitri-Konstantin, Konstantinopol-İstanbul şehrini kurmuştur ve orada yeni tip Hristiyan tapınaklarının inşaatını başlatmıştır. Bu tapınakların ismi bazilika, yani “krallık” (Yunanca “basileos” kral anlamına gelmektedir)  olmuştur.  Öncesinde  İmparatorluk’ta  eski  soy  Hristiyanlığının  geleneklerine göre yaratılan bambaşka tapınaklar maliyeti düşünülmeden kurulmaktaydı. İmparatorluğun güney bölgelerinde soy Hristiyanlığı’na ait bu eski tapınaklar genel olarak açık sirk biçiminde görünmekteydi, res.1.62. Ve ev biçiminde kurulan tapınakların altar çıkıntısı yoktu, res.1.63, res.1.64. Konu ile ilgili detaylar için “Rus’un Vaftiz Edilmesi” kitabımıza bakınız.

Ama İstanbul’da Büyük Konstantin’in (yapılandırmamıza göre Dmitri Donskoy’un) kendisinin inşa ettirdiği Aya İrini Kilisesi’ne dönelim. Bu tapınağın altarı doğu değil, güneydoğu yönlüdür. Sıkı doğu istikametinden bu vakadaki sapma aşağı yukarı 45 derecedir. Bu, raslantısal bir hata için fazladır. Üstelik Büyük Konstantin’in, yeni başkentindeki baş Hristiyan tapınağının o kadar özensizce yaprılmasına müsaade ettiğini tahmin etmek güçtür. İnşaatçılar Aya İrini Kilisesi’nin altar çıkıntısının baktığı güneydoğu istikametini kasıtlı seçmiştir anlaşılan. Ama neden?

Bu soruya cevap vermek için soy Hristiyanlığının sirk-tapınaklarındaki sunakların (altarların) istikametinin ne olduğuna bakalım. Bunların altarlarının doğu yönlü olmadığı anlaşılmaktadır. Mesela, Busra’daki sirkin altarı, res.1.62, “eski” Mısır tapınaklarının altarları gibi kuzeydoğu yönlüdür [121], s.7. İstanbul’a nispeten yakın bulunan Balkanlardaki sirk- tapınakların  altarları  ise,  genel  olarak  güney  veya  güneydoğu  tarafında  bulunmaktadır. Mesela, 2005 senesinde bu kitabın yazarları Makedonya gezisi çerçevesinde bir sürü antik sirk  gezmiştir,  Ohri,  Herakleia,  Stabia  gibi,  res.1.65,  res.1.66,  res.1.67,  res.1.68.  Bütün bunların altarları güney veya güneydoğu yönlüydü.

Bunun yanında, sirklerin kalıntılarının yanında pek sıkça eski bazilikaların kalıntıları da bulunmaktadır. Bizim yapılandırmamız açısından bu gayet doğaldır. Eski biçimdeki Hristiyan kiliseleri (sirkler) yeni eğilimlere uymaz olunca terk edilip yanlarında yeni kurallar gereğince diğer kiliseler kurulmuştur. Bunun ardından aynı Hristiyanlar yeni tapınaklarda ve yeni törelere göre dua etmişlerdir. Skaliger tarihine göre ise Hristiyanlar onlardan önce kendilerine yabancı olan paganların dua ettiği, zaten Hristiyanlık ile alakası olmayan yerlerde dua etmek için elinden geleni yapmıştır. Elbette, böyle bir durum olasıdır, ancak belli bir tuhaflık duygusu uyandırmaktadır.

Mesela,  Makedonya’daki  Herakleia’da  birbirlerinden  birkaç  metre  uzakta  hem  bir “antik” sirk hem de iki Hristiyan bazilikası kazılmıştır, res.1.69. Makedonya’nın ziyaret ettiğimiz bir başka meşhur arkeolojik yeri Stabia’da aynısı tekrarlanmıştır,  res.1.70,  res.1.71.  Orada  bir  “antik  sirk”,  res.1.72,  res.1.73,  ve  ondan neredeyse yirmi-otuz metre uzakta dev bir piskopos bazilikası kazılmıştır, res.1.74, res.1.75.

Bunun dışında onlardan yüz metre uzakta başka çok ilginç bir yapı kazılıp açılmıştır. Yanındaki açıklayıcı levha şunu bildirmektedir: “Sinagog-bazilika. IV-V. yüzyıllara ait Hristiyan kilisesi. Daha eski, II-IV. yüzyıllara ait Polikharmos Yahudi tapınağının kalıntılarının  üstünde  kurulmuştur”,  res.1.76.  Skaliger  ekolünün  tarihçisi,  olasılıkla,  bize bunun orijinal Hristiyanlığın Yahudilikle karışmış olduğu Yahudi-Hristiyan kiliselerinden biri olduğunu  anlatır.  Bizim  yapılandırmamız  açısından  bu  tarz  anlatımlar  genel  hatlarıyla doğrudur ve yeni, daha açık bir anlam kazanmaktadır. Birincisi, söz konusu olan M.S. IV-V. yüzyıllar  değil,  XIV-XV.  yüzyıllardır,  yani  bin  sene  daha  geç  bir  devirdir.  İkincisi,

“Hristiyanlık öncesi eski Yahudilik” olarak çağdaş anlamdaki Yahudilik değil, XII-XIV. yüzyıllara  ait  krallık  soy  Hristiyanlığı  anlaşılmalıdır.  Geriye  kalanlar  ise  doğrudur.  Bu bazilika, olasılıkla, gerçekten soy Hristiyanlığına ait eski kiliseler ile Havari Hristiyanlığına ait yeni bazilika-tapınakları arasındaki bir geçiş dönemidir. Olasılıkla, XIV. yüzyılın sonunda veya XV. yüzyılın başlangıcında kurulmuştur. “Slavların Çarı”, “Orda Rusu’nun Başlangıcı” ve “Rus’un Vaftiz Edilmesi” kitaplarımıza bakınız.

Bütün bu üç tapınağın altarının hangi yöne doğru olduğuna bir bakalım:

1) Sirk (XII-XIV. yüzyıllara ait soy Hristiyanlığı), devri),

2)  Sinagog-bazilika  (XIV.  yüzyılın  sonuna  –  XV.  yüzyılın  başlangıcına  ait  geçiş

3) Piskopos bazilikası (XV-XVII. yüzyıllara ait Havari Hristiyanlığı dönemi).

Anlaşılacağı gibi:

1) Sirkin altarı doğu yanında bulunmaktadır,

2) Sinagog-bazilika’nın altarı güneydoğu yönünden biraz daha doğu yönüne açılmaktadır,

3) Piskopos Bazilikası’nın altarı, çağdaş Hristiyan kiliselerinde olması gerektiği gibi Doğu’ya bakmaktadır. Bkz. res.1.77.

Böylelikle, Havari Hristiyanlığı kabul edildikten sonra kiliselerin altarlarının Doğu tarafına çevrilir olduğu düşüncesi doğmaktadır. Ancak bu geçiş sert değildir ve bir hamlede gerçekleştirilmemiştir. İlkin, soy Hristiyanlığının eski sirk kiliseleri gibi, yeni Havari bazilika- kiliselerinin güneydoğuya açılan altarları vardı. Sadece belli bir zaman geçtikten sonra, olasılıkla en erken XV. yüzyılın sonunda, Hristiyanlıkta Hristiyan tapınaklarındaki altarların yalnızca  doğu  yönünde  yapılmasını  mecbur  tutan  kural  geliştirilmiştir.  Bu  arada Müslümanlıkta böyle bir kural yoktur. Müslüman tapınaklarının kutsal yerleri doğuya değil, Mekke’ye bakmaktadır.

İstanbul’daki Aya İrini Kilisesi’nin altarının neden güneydoğuya açıldığı anlaşılır hale gelmektedir. Herhalde bu, soy Hristiyanlığının sirk tapınaklarına ait bir kalıntıdır.

Makedonya’nın Ustrumca şehrinde altarı güneydoğuya bakan bir Hristiyan kilisesi ile daha karşılaştık, res.1.78. Bu arada bu şehrin “antik” isminin Tiveriopolis, yani Tiberius’un şehri olduğu kabul edilmektedir [122]. Usrumca’da bugün var olan 15 Tiveriopolis Şehidi Kilisesi’nin  yanında,  geçen  zamandan  ötürü  tümüyle  zemine  giren  eski  bir  bazilika kazılmıştır. Onun altar çıkıntısı güneydoğuya bakmaktadır, aynı zamanda yanında bulunan daha sonraki 15 Tiveriopol Şehidi Kilisesi’nin altarı, bugün Hristiyan kiliselerinde olması gerektiği gibi doğuya bakmaktadır.

Yukarıda kaydedilen düşüncelerin ışığı altında Aya İrini Kilisesi’nin bir özelliği özel önem kazanmaktadır, res.1.79, res.1.80. Bu tapınağın altar çıkıntısının içinde küçük bir sirk kurulmuştur! Bkz. res.1.81, res.1.82. Buna benzer bir şeyi başka Hristiyan tapınaklarında hiçbir zaman görmemiştik. Olasılıkla, Aya İrini Kilisesi XIV. yüzyılda Büyük Konstantin’in (Dmitri Donskoy’un) kendisinin kurduğu gerçekten çok eski bir kilisedir. Önceki dönemin sirk tapınaklarından kaynaklanan belirgin kalıntı-izleri vardır. Herhalde, Hristiyanlar için sirklerde dua etmek o kadar alışılagelmişti ki, galip Havari Hristiyanlığı’nın ana imparatorluk kilisesinin altarının içine bir sirk inşa edilmiştir.

Ama o zaman Hristiyan kiliselerinin bugün alışık olduğumuz yarı yuvarlak altar çıkıntılarının kökeni anlaşılır hale gelmektedir. Soy Hristiyanlığı dönemine ait kiliselerde böyle  çıkıntılar  yoktu.  O  döneme  ait  kiliseler  ya  açık  hava  sirkleri  ya  da  altar  çıkıntısı olmayan sıradan ev biçimindeki yapılardı.

Olasılıkla, Havari Hristiyanlığı’nın zaferinden sonra o zamanlarda yayılan soy Hristiyanlığı sirk-kiliseleri ilga edilmiştir. Olasılıkla, bu durum ayrıca, Havari Hristiyanlarının sirk-kiliselerde işkenceye uğraması ile ilgiliydi. Sonradan ilk Hristiyanların tam da Roma sirklerinin arenalarında ıstırap çektiğini gösteren çok sayıda tablonun yapılması boşuna değildir.

Ama sirk-kiliselere karşı alışkanlık, olasılıkla, o kadar güçlüydü ki, Büyük Konstantin (Dmitri Donskoy) zamanında Hristiyan tapınağının yeni örneği olan yarı yuvarlak altar çıkıntısıyla bazilika yaratılmıştır. Bu çıkıntı, kilise yapısının içinde inşa edilen küçük bir sirk tarzında idi, res.1.81. İlk önce altarın içinde yarı yuvarlak sandalye sıralarıyla gerçek bir sirk kurulmaktaydı. Sonradan vaktiyle sandalyeler yapılmaz olmuştur ve eski sirk-altardan salt onun yarı yuvarlak şekl şekli kalmıştır.